Korkarsan Yabancılaşırsın



 “Korkularınıza teslim olmayın.Korkularınıza teslim olursanız yüreğinizle konuşamazsınız.”

                                     Paulo Coelho

Tarih boyunca hayatta bize anlatılan,okuduğumuz veya şahit olduğumuz hayata yön veren tüm  insanların öyküleri mücadele üzerindedir.Bir yerde herhangi bir mücadele yoksa bir kahraman yaratamazsınız .Hayata yön veren tüm insanların ortak yanıda ‘’asla vazgeçmemektir’’

Bir yerde kazanılmışlık varsa orda direnmek, dayanmak, vazgeçmemek, pes etmemek vardır.Yaşamın dili bize hakikatin mücadele sonunda elde edileceğiniz anlatır.

Yaşamda geri dönüşleri olmayan,tedrgin ve kaygılı insanların olmak ve kalmak zorunda oldukları yaşamları aslında derin bir vazgeçmenin olduğu kesindir.Farkına varılmadan kabullenilmiş bir yaşam yeniden başlama adına geri dönüş gücünü vermez,bir sınır vardır ve o sınırda dolaşırsın sınırı aşmaya başladığın an kendi içindeki paramilitarist vicdan durdurur,çünkü oldukça tedirgin ve kaygılı bir ruh hali oluşur.

Geçmişin içinde bir yerde biriken ve nitelik arayışından dolayı aç bırakılan,doldurulmayan bir boşluk vardır.Bu dönem dönem karşımıza çıkar sonra bastırırız ve zaman öylece akıp geçer.Oysa her sabah uyandığımızda dün’ün ve bugünün ‘’geçti artık’’ denilmemesi için yaşanılması gerektiği için varolduklarını biliyoruz.

Hiç sordunuz mu bilmem ama bazı insanlar neden geçmişe fazla takılır?Bu sorunun cevabını herkes farklı düşünerek cevap vermeye çalışabilir.Ama varacağımız tek bir yol vardır.

 “Çok fazla geçmişe takılmaktaki sorun geri döndüğümüzde geleceğin elimizden kaçtığını görmektir.”

O zaman geleceğin kaçmaması için elimizde olması gereken en önemli enstrüman ‘’korkularımıza teslim olmamak’’

Yaşamın geçiciliği üzerinden hepimiz hemfikiriz,’’keşke yapsaydım’’ dememek için yapmamız gereken herşeyi yapmalıyız.Bundan başka hayat yok...

Bu tekrarı olmayan hayat için öncelikle içindeki karmaşıları atmak gerekiyor.İçinde farklı düşünüp farklı birşey söylemek kadar parçalanmış bir kişilik yapısı yoktur.Ama bu parçalanmışlığı yaşamayanda azdır.Oysa bu parçalanmışlık bile organik bir bütün olmadığımızı gösteriyor.İçinde farklı düşünüp farklı birşey söylemek parçalanmışlığını yaratan toplumun kendisidir.

Toplum sana önceden biçilmiş,dikilmiş elbiseyi giydirir.Bu elbise kimilerine bol kimilerine dar gelir. Boş gelene bilmem ama dar gelenin yırtıp atmadı gerektiği kesin. 

 Çünkü tüm çatışmalatın temelinde indanın bugün yaşayabileceği yaşamı, haz'ı,eğlenceyi yarına ertelemesidir. .Oysa yaşamı ertelemeden yaşayan , hiçbir şüpheye kapılmaz; çünkü hep meşguldür.Ya çalışıyor ya da içindeki dünyanın yaşayan aktörüdür.  

Eric From "Modern İnsanın Bir Hastalığı Olarak " Yabancılaşma" adlı kitabında ;Kişi pek çok şeye sahiptir ve pek çok şey kullanır, ama kendi azdır: "Ne denli az olursanız, yaşamınızı ne denli az ifade ederseniz, ne denli çok sahip olursanız, yabancılaşmış yaşamınız o denli büyür ve yabancılaşmış varlığınızı o denli fazla korursunuz." der. Eric From'a göre yabancılaşma kişinin kendisiyle olan ilişkisi ile ilgilidir. Kendisinin istek ve arzularını, beklentilerini yokmuş gibi davranan kişi aslında kendisine yabancılaşmıştır. 

  Modern insanın gerçeklik algısı, (Hans Christian Andersen’in) “Kral Çıplak” masalındaki insanlarınkinden temelli farklıdır. Gerçekte kral çıplaktır, ama küçük oğlan dışındaki herkes harika giysiler gördüğüne inanmaktadır. Herkes, kralın harika giysilerinin olması gerektiğine başından beri inandırılmıştır (bu yüzden, kendi algısını -kralı çıplak gördüğünü- reddeder ve uydurma bir kral imgesini benimser).Burda küçük oğlan kendisine yabancılaşmamıştır. İçinde hissettiklerini, gözleriyle gördüklerini otoriteye bakmaksızın olduğu gibi aktarmıştır. Küçük oğlan toplumun kendisine zorla giydirmek istediği elbiseyi giymemiştir. 

Bu olgu, yani kral çıplak olduğu halde onun giysilerini görme olgusu, binlerce yıldan beri varlığını korumuştur.Toplum inanışı hep bu yönde olmuştur kişi yabancılaşmıştır. En ahmak insanların bile yetkili makamlara gelebilmelerinin nedeni budur.

Duygularını,düşüncelerini toplumsal normlara aykırı görüp ifade edemeyen kişi bir nesne haline gelmiştir.Bu kişi fizyolojik açıdan hâlâ yaşıyor olsa bile, ölüdür. 


Yorumlar

Yorum Gönder

Burdan Yorum Yapabilirsiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY- 2 /ÇÖZÜM

Kötülüğün Sıradanlaşması

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY