Acı Güçlendirir mi?


Öldürmeyen acı güçlendirir mi? Klişe olmuş  bu söz insanların ağızlarında bir plesenk gibi sürekli ifade ediliyor;dövmelerde yazılıyor sokaklarda sosyal medya duvarlarında yazılıyor.Bu söz Nietzsche'nin sözü ,gerçekten öldürmeyen acı güçlendirir mi?
Hayat deneyimlerimizden oluşan bazen planlı bazen plansız ,sistemli ve sistemsiz ilerleyen bir süreç bu süreçte güçlü kalmak, elbette ayakta kalmanın birinci koşulu hele hele ülkemiz gibi her türlü baskının, şiddetin ,gelecekle ilgili kaygının korkunun umutsuzluğun günlük yaşamın temel konuları olduğu bir yerde acılar da gündelik yaşamın bir parçası olur.Güçlü kalmanın gerekliliği de günlük yaşamın temel bir sorunu haline geliyor,hayat deneyimlerimizden oluşan bir süreç bu deneyimler en temelde acı ve acının tersi olan haz ve iyi hissetme gibi iki kutu iki zıt kutuplar arasında yaşanıyor.
Eğer hayatı bir acı ve iyi hissetme olarak iki kutup'a vereceksek bu iki kutuptan acı hayatımızda olmasını istemediğimiz ve her zaman karşılaşmaktan korktuğumuz bir yaşam deneyimi olarak karşımıza çıkar.
Aydın'ın düşünsel anlamda yaşadığı acı bir sanatçının sıradanlaşmış sanat anlayışından duyduğu acı duyarlı bir insanın inceliklerle dolu bakış açısının kaba saba ve nobran tepkilere maruz bırakılarak yaşadığı acı, barış'a duyulan özlem ve savaşta yaşanılan acı ayrılıklar ölüm ve birçok acı kimi zaman bedensel kimi zaman duygusal kimi zaman düşünsel ve kimi zaman ruhsal bir deneyim olan acıdan uzak kalabilmek veya acıyla tanışmama için farkında olmadan  veya farkında olarak belli bir pozisyon içerisinde tavır alıyoruz .
Tüm davranışlarımızın, tutumlarımızın derinlerinde bir yerlerde acıdan uzak kalmak, onunla karşılaşmamak var. Oysa ne kadar uzak kalmak istersen yaşamı o kadar sıradan yaşamaya başlarız.Aslında güçlendiren acı da doğru olan acı da nitelikli yaşam sancısının yarattığı acıdır.Nitelikli yaşam sancısını yaşayan kişilerde bu acının boyutları sıradan yaşam içerisindeki bireyden çok daha fazladır kişi şuna İnanır "yaşam acıyla birlikte gelişir. "
Paulo Coelho "Ok ancak geri çekilerek atılır. Hayat sizi zorluklarla geri çekiyorsa, sizi daha büyük bir şeye firlatacağı içindir.”  der. Nitelikli yaşamdan kaynaklanan her acı insanı önce geriye çeker daha sonra sıçrama yapmasını sağlar.
Kabul etmekte zorlandığımız bir gerçek var ki, hayatı yaşamadan “ayıklayarak,eleyerek” deneyimleyemiyoruz. Doğası gereği bir kavunu rengi ile tadını birbirinden ayıramadığımız gibi hayatı da ayrıştıramadan, bir bütün olarak deneyimliyoruz. Bu yüzden acıdan kaçmak demek, hayat deneyiminden kaçmak anlamına geliyor. Ölmemek için yaşamamak gibi..Mevlana der ki; “bazı öldürmeler hayat verir. Bahçıvan ağaçları budamasa dallar gelişir mi? Terzi kumaşı parça parça etmese elbise çıkar mı?” Bu yüzden kaçmaktan çok yüzleşmek deneyimlemek oluyor.
Fiziksel, duygusal ya da düşünsel bir acı yaşadığımız esnada o hissin sona ermesini her şeyden çok istiyoruz. Bu yüzden, kendimizi uyuşturmak ya da acıyı inkar etmek gibi kısa yolları kullanmak kolayımıza geliyor. Kafamızı kuma gömüyoruz ve “iyi hissetmeye” kendimizi zorluyoruz.
Herhangi bir şeyin acısını yaşadığımız zaman kendimizi iyi hissetmek adına türlü türlü davranışlarda bulunuruz bazen toplum çok uzağında olur kendimizi alkole sigaraya ve kötü alışkanlıklar dediğimiz amaç sadece kafa dağıtmak ve kendimi iyi hissetmek dediğimiz ve buna inandığımız inandırılmaya zorlandığımız yollar bizim için acı anında kısadan kestirme ile iyi olmaya yönelten davranışlar oluyor.
Bu seçenekler acıdan kısa süreliğine uzak tutabiliyor Hatta acı üzerinden haz olgusunu yaşamamıza sebep olabiliyor alkol ve acı acı ve dramatik film acı ve dram dolu müzik biraz arabesk beraberinde az ve acıdan zevk almaya yöneltir fakat acıdan uzaklaşmışken ertesi günün çok daha derin olma ihtimalimiz ortaya çıkabiliyor . Çünkü haz etkisi sağlayan yöntemler iyileştirmez. Ağrı kesicilerin dişimizdeki iltihabı iyileştirmediği gibi… İltihap arka planda büyümeye devam eder.
Haz etkisinde olmakla iyi hissedebilmenin yolları işte böyle ayrılır. İyi hissetmenin uzun fakat etkili yolu, acının içinden geçerek iyileşme sürecini deneyimlemektir. Kısacası iyileşme sürecinde acı bize eşlik etmeye devam eder, fakat süreç ilerledikçe acı yerini sükunete, dönüşüme ve iyi hissetmeye bırakır.
Acı, insan oluşumuzla, dokunduğumuz, yarattığımız her şeyle bağlantılı bir kavram. İstesek de istemesek de hayatımız sona erene dek değişen acılar yaşayacağız. Bu yüzden karşılaştığımız acılardan kıvrak fakat sonuç getirmeyen hareketlerle kaçmaya çalışmak ve her seferinde daha çok ortasına saplanmak yerine, acı veren süreçleri nasıl yöneteceğimize dair bir yol haritası oluşturabiliriz.
Yazının başında nietzsche'nin öldürmeyen acı güçlendirir sözünden yola çıkmıştım yazının sonunu da bu söze cevap niteliğinde sayabileceğimiz Oscar Wilde'nin sözüyle bitirelim
Hayat ne kadar da acı! Bütün bunları bir kitapta okusaydım, Harry, herhalde bu olup bitenler için göz­ yaşı dökerdim. Ama şimdi, nasıl oluyorsa, bunlar ger­çekten de benim başıma gelince gözyaşı dökmüyorum.Dorian Gray'in Portresi, Oscar Wilde



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY- 2 /ÇÖZÜM

Kötülüğün Sıradanlaşması

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY