KABULLERE DİRENÇ GÖSTERME



Hayat şartları benim için zorlaştıkça kendimi daha güçlü,hatta daha akıllı hissediyordum.İnsanın,kendisini çevreleyen ortama gösterdiği direnç sayesinde olgunlaştığını çok önceden anlamıştım.(Benim Üniversitelerim, Maksim Gorki)

Zamanın en büyük engeli kabullenme olgusudur.Baskı arttıkça kabulleniriz,rekabet içine itildikçe ben bu kadarım deyip kabulleniriz.Sınırlarımızı erken çizeriz ve o sınırla içinde dünyayı,evreni yaşadığımız toplumu yorumlar geleceğimizi ona göre şekillendiririz.

En önemlisi olayları dünyayı,çevremizi ve hatta kavramları tanımlarken farkına varmadan dar sınırlar içinde tanımlama yaparız.Dar tanımlamalar her zaman dar alanda yaşamayı,dar alanda umut etmeyi,dar alanda sevgiyi anlamlandırmayı,hayalleri,yapabileceklerini kısaca herşeyi küçültüyor.Buda gerçek anlamda yaşamı kavrayamamayı getiriyor.

Kavrayamıyoruz, çünkü kendimiz, korkularımız, ideallerimiz, inançlarımız, umutlarımız, geleneklerimiz vb. şeyler örtü işlevi örüyor. Bu saptırmaların ardındaki nedenleri anlamadan, algılananı değiştirmeye ya da ona tutunmaya çalışıyoruz, bu da daha çok direnç ve sıkıntı yaratıyor.Oysa asıl sorun algılamamızı ve kavramamızı ön kabullenmeler üzerinden yapıyor olmamızdır.

Engin Gençtan ‘’Zamane’’ kitabına “Türkiye adaletli bir yer değil” cümlesiyle başlıyor. Yazarın kendisi bu fikre katılmış mıdır bilinmez ama bu cümleyi yolda annesiyle yürüyen on yaşlarındaki bir çocuktan duyduğunu ifade ediyor. Yazara göre geçmişte de birtakım kaygılar yaşanıyordu fakat bugün üretilmiş kaygıdan çok somut nedenlerle ilintilendirilmiş kaygıdan söz ediliyor gibi.

Kendi potansiyelini ve sınırlarını bilmeyen birey önce ortamlarda sadece bir dinleyici olabiliyor.Çoğu sosyal ortamda dinlemek işitmenin fazla ötesine geçemiyor maalesef.Aslında İnsan bir konuyu dinlerken gözlemlerinden kurtulup gerçekten konuşulanın içine girebilirse çok zengin bir deneyim yaşar.En azından katılım gösterdiği,kendini ifade ettiği her ortamda sınırlarını biraz daha genişletir.

Heidegger’in “otantik dinleme” kavramına bakmak gerekir. Otantik dinlemede beyin birçok algı sürecini harekete geçirir. Sesin tonundan, beden diline ya da neyin ne zaman söylendiğine kadar birçok farkındalık içerir bu dinleme türü. Günümüz ortamlarında bireyler daha çok birbirini etkilemek amacıyla konuşmakta yani performansa dayalı. Bir kısım insan, yalnız kalmamak için ilişkisizliklerin yaşandığı, birbirinin benzeri kalabalıklarda bunu gidermeye çalışıyor.

Toplumsal yaşam anlayışımız gibi bireylerden bağımsız birçok şey de etkilenip değişmektedir. Özellikle ülkemizdeki siyasi iklimden kaynaklı kısıtlamalar,baskılar,ahlaki çöküntü,yaşadığımız ekonomik kriz ile birlikte toplumların da ‘’anomilik’’ yaşayacağı, hastalanabileceği ortaya çıkıyor,böyle oluncada  “normal” kavramının yeniden değerlendirilmesi gereği ortaya çıkıyor. Gelinen süreçte normallik kavramından çok  birçoğumuz birer “ruhsal hasta” olarak görülüyoruz. Birer ‘’ruhsal hasta’’ olmamızın nedenlerinden biri de içinde bulunduğumuz dönemde üst-sistemler, değerler ve normlar insanlar üzerinde etkiliydi fakat katlanılması bu kadar zor değildi. Saygı ve hoşgörü hakimdi, dayatma değil.

Baskı ve dayatmalar bireylerin çevresini şekillendirmede tereddütler yaşatıyor bunun sonucundada tartışılması gereken yenş bir kavram ortaya çıkıyor, buda ‘’kimlik bunalımı’’ kavramı aslında sorunu diyebiliriz.Bu sorun ciddi ve önemsenmesi gereken bir kavram.Her egonun bir benliği, her benliğin de bir kimliği vardır. Kimlik, bir insanın normlarını, değerlerini, seçimlerini içerir. Davranışları yönlendiren bu referans noktalarının bozulması kimlik algılamasını da bulanıklaştırır. Bu durumun zemininde özerk bir varlık olmayı öğrenememe yatmaktadır. Kişiler kendi dünyasına yabancılaşabilir ve hatta intihara kadar varabilir. Bu dönemlerde bireyler daha çok  politize olup bir aidiyet edinerek kendilerini korumaları gerekirken kendilerini daha çok geri çektiler.Bunun sonucunda da doğa yasası gibi geri çekildiğin her alan kümelatif ilerleyip genişleyen baskı ve despotluğa bırakılmış alana dönüşüyor.

Değerler sistemi din kuşatmasının altında  daha hızlı çözülmeye uğruyor. Çözülen değerler olarak kastedilen; kültür, sanat, estetik ve görgüdür,emek. Maalesef sınırlarımız darlaştırıldıkça bireylerde bu tür kavramlara ilgisiz kalıyor.Sanat’a,estetiğe,kültürel gelişmelere,alınteri üzerine para kazanmaya ilgimiz azalıyor.Bütün bu karşaıklık ve sıradanlık içinde kişisel servetini artıran ve sınıf atlayanların çoğalmasıda garipsenmemeli.Fakat tüm bunlara ilgi duyulmayan bir ülkede ekonomik güç kazanmış olmanın geçici olduğunuda bilmekl gerekir.Çünkü dünyada hiçbir insan ekonomik gücünün büyük olmasına rağmen değersizlik ve eziklik duygularını telafi edemez. Kendilerini kendileri gibi olduğu için kabul eden insanlardan uzak olan her ortam değersizlik,eziklik ,sürekli değişen ruh halinin önüne geçemiyor.

Öte yandan vurgulamakta gerekiyor;değerlerin ve kültürün önemsenmemesi kadar sıkıca bağlanılması da bir problem yaratabilmektedir. Aidiyet duygusunun sarsılmasıyla geleneksel değerlere bağlı insanlar için temel yaşam desteğinden yoksun kalma tehdidini de beraberinde getiriyor. Bu baş edilmesi zor durum var olan değerlere daha katı bir biçimde tutunulmasına yol açmakta. Kendi köklerimize sırtımızı dönmek de ileriki yaşlarda kendini gösteren fakat çoğu zaman maskelenmeye çalışılan bir yas duygusunun yaşanmasına neden oluyor. Önemli olan kendini bilmek, kendini dinlemektir. “Başkalarını bilen bilgi edinir, kendini bilen ise aydınlanır.”(Engin Gençtan)

Yaşadığımız dönem sınırlandırılmış bir yaşam alanında sıkışmış bir hayat.Birey’in dış motivasyonu ile değişim göstermesi gerektiğine karar vermesine bu sefer o ana kadar sahip olduğu  var olan konforlu alan değişim çabasına  direnç gösterir.Fakat  Değişim ancak bu karşı koyan hislere rağmen ısrarcı olunduğunda elde ediliyor.

Mark Twain'in de yazdığı gibi: "Cesaret korkuya direnç göstermektir, korkunun hakimi olmaktır, korkusuzluk değil."

 

 

Yorumlar

  1. 🍀👍 kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Emeğine zihnine sağlık değerli başkanım

    YanıtlaSil
  3. Yüreğine sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  4. Emeğine Sağlık Teyzeoglu 👍

    YanıtlaSil
  5. Tane tane açıklanmış.Tebrikler

    YanıtlaSil
  6. Eline sağlık devamını bekliyoruz 👏👏

    YanıtlaSil
  7. Emeğine sağlık

    YanıtlaSil
  8. Emeğine sağlık hocam

    YanıtlaSil
  9. Tek kelimeyle harika bir yazı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Burdan Yorum Yapabilirsiniz

Bu blogdaki popüler yayınlar

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY- 2 /ÇÖZÜM

Kötülüğün Sıradanlaşması

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY