‘’Savaş Ve Barış’’ kitabının Anatomisi, Lev Nikolayeviç Tolstoy

 


Bence TOLSTOY ‘’savaş ve Barış’’ kitabını yazdığında özenip, yeni bir din oluşturmak adına kurgusunu yapıp  hareket etseydi kendisini peygamber yapacak yeni bir din oluşturabilirdi.Çünkü kendine has özgünlüğüyle romandan öte destansı bir kitap Savaş ve Barış,tabiki bir din kitabı değil ama Tolstoy’un kendi tanımladığı biçimiyle Tarihsel bir günlükten ötede bir kitap.1800’ü aşkın sayfa,2-4 cilt.Kısaltılmış basımları,çocuklar için derlenmiş basımları dışında  filmleri,BBC tarafından yapılmış mini dizisi.. Tüm oyunculuk kariyeri boyunca sayısız ödülün sahibi olan,1954'te "Roman Holiday" ile kazandığı Oscar'ın yanında tam 4 kez En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ına aday gösteren,Bunun yanında 2 kez İngiliz Film Akademisi Ödülleri BAFTA'yı kazanan Audrey Hepburn’un oynamaktan en çok gurur duyduğu film.Dünyanın her yerinde kabul görmüş klasik bir başyapıt  harika değil mi?Savaş ve Barış Romandan çok ötesi bir kitap. Robben Adası’ndaki hapis cezası sırasında “Savaş ve Barış”ı okuyan Nelson Mandela’nın daha sonra onu “en sevdiği kitap” olarak anar.

1828 doğan  Tolstoy, kendi doğumundan 20 yıl önceye, romanı yazdığı yıllardansa yaklaşık 60 yıl önceye gidiyor.Avrupada Napolyon Bonapart konuşuluyordu.1805’te önce Avusturya daha sonrada Rusyaya yönelik işgal girişimleri konuşuluyordu.Tolstoy o dönemlere Dedelerimizin zamanı deyip bolca bir tarih araştırmasına giriyor.Başta Napolyon olmak üzere, romanda anlatılan birçok karaktere ait tüm dökümanları, mektupları, biyografileri ve günlükleri okuyama koyuluyor Roman’ın gerçekçilik özelliği burdan geliyor diyebiliriz.Hem gerçekçi hemde tarihi bilgilerde sunuyor özellikle o dönemin Rusyası hakkında bilgi edinmek isteyenler için önemli bir kitap.Kitabın birçok özelliği var mesela Savaş ve Barış sayesinde birçok Rus, 1812 savaşını ve meşhur kanlı Borodino çatışmasını, büyük Rus zaferi olarak tanımlıyor. Yüzlerce yerlinin katledilmesine rağmen Borodino çatışması Napolyon’un hazin kaybı ve Moskova’dan geri çekilişiyle anılıyor. Avrupa tarihini değiştirecek bir dizi olayı Tolstoy, gelmiş geçmiş birçok tarihçiden çok daha güçlü bir biçimde anlatıyor.

Kitap psikolojik ve sosyolojik olarak sınımalara giriyor.Örneğin çok insani bir duyguyla sınıyor, hayatta kalma güdüsüyle,ölüm hissiyle, elindeki ve etrafındaki her şeyi kaybetme korkusuyla. Ve bu korkuyla yüzleştiğinde, insanın içinden çıkan insanlıkla.

Vahşet’i ve kana bulanmış savaş sahnelerini hissettiğiniz ve resmedebileceğiniz bir anlatım’ın olduğu gibi belki de edebiyat dünyasında karşılaşabileceğiniz en özel en insani diyaloglarla karşılaşıyorsunuz.

‘’Prens Andrey: "Neyin doğru neyin yanlış olduğunu takdir etmek insanların işi değil.İnsanlar hep hata yaptılar ve yapacaklar, en çok da neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda."

Piyer: "Başka bir insana kötülüğü dokunacak şey yanlıştır.Ve hepimiz bizim için neyin kötü olacağını biliriz."

Prens Andrey: "Ben hayatta sadece iki tane gerçekten kötü olan şey biliyorum:Vicdan azabı ve hastalık. İyi olan tek şey ise kötü şeylerin olmaması.’’Savaş ve Barış (2 Cilt Takım), Lev Tolstoy

Her yazar romanını yazarken hayatından kesitlerde sunar,kimi romanlarda bu açıkça ortaya çıkar,kimi romanlardada derinlerde gizlenir.Savaş ve Barış kitabındada Tolstoy’un yaşamından ve karekterinden kesitler var.Aristokrat bir aileden gelen Tolstoy kitabı Rusyada görkemli bir köşkte yazar,küçük yaşta anne babasını kaybeder.Gençlik yıllarını günlük tutarak, Avrupa’yı gezerek ve üniversiteyi yarım bıraktıktan sonra aile servetini kumarda harcayarak geçirir. 1854 yılında Kırım savaşına subay olarak katılır. İşte romanda geçen çatışma sahnelerinin anlatımındaki gerçekçilik hissi ve muazzam bir ustalıkla yapılan betimlemeler muhtemelen bundan dolayıdır.

Hatta, İkinci Dünya Savaşı sırasında Savaş ve Barış’tan bölümler verilen Sovyet askerlerinin romanı barakalarında okuduktan sonra, bizzat gözleriyle şahit oldukları savaş alanındansa Tolstoy’un betimlemelerinden daha çok etkilendikleri söyleniyor. Barış kısmı ise, Tolstoy’un anlattığı muhteşem kokteyl partileri, davetler, kadın-erkek ilişkileri ve onların dünyevi dertleriyle devreye giriyor.

Tolstoy da roman boyunca aslında aristokratları ve kendilerince kıymetli kaygılarını ve bu kaygıların savaşla çatışmasını çözümlüyor. İşte buda yaşamından gelen net bir kesit olarak karşımıza çıkıyor.

Kişilik olarak Tolstoy farklı ve kendine has  bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.Aileden kalan miras, kendisine tapan bir eş, 13 çocuk, kendi açtığı bir okul, sabah 5’te uyandıran disiplinli yaşam kuralları ve binlerce sayfa yazı. Sonrasındaysa tüm servetini dağıtıp kendini sokaklara vuran, uzun beyaz sakalları ve derbeder haliyle akıllarda kalan bir adam. Evet, Tolstoy sıradan biri değil. Çünkü hayatı boyunca bir arayış içinde. Ve Savaş ve Barış’ta, özellikle Pierre karakterinde bu arayışın ve buhranların izlerini görmemek mümkün değil. Hayatının hiçbir dönemini “boşuna” geçirmemiş Tolstoy gibi bir olağanüstü bir insanı tanımak için, yalnızca Savaş ve Barış’ı değil, tüm romanlarını okumak gerek en azından merak gidermek anlamında önemli.

Yazının başında Tolstoy bir din misyonu edinip kitap yazmaya kalkışsaydı o kitabı yazar ve peygamber olurdu demiştim. Slavofiller ( xıx. yüzyılda rusya'da batılılara karşı olan aydınlara verilen isim.)Tolstoy'u " bogatyr " i ilan ettiler ve Savaş ve Barış'ı " yeni ulusal fikrin İncil'i " olarak ilan ettiler.

Savaş ve Barış sosyo ekonomik ve siyasal değişimlerden savaş’a kadar geniş yelpazesi olan bir kitap.Böyle bir kitap büyük bir planlamada gerektirir.Ayrıntıları yazabilmek kurguyu oluşturmak ve karakteri 1800 den fazla sayfada tutabilmek.Öyleki kitabın bir baş kahramanı yok, 600’e yakın yan ve yaklaşık 10 ana karakter var. Bunların arasında Napolyon da var, Rus Çarı da. Romanın uzun yıllara yayılması sayesinde onlarca insanın hayatının nasıl geliştiğini ve değiştiğini izliyorsunuz. Muhtemelen normal yaşamanızda tecrübe etmeye imkân bulamayacağınız sayıda ve ilginçlikte hayatları. Bu karakterler sizi her duyguyla yeniden tanıştırıyor: aşk, hırs, ihanet, şehvet, kıskançlık, tutku, öfke. İnsana özgü her duyguyla.

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY- 2 /ÇÖZÜM

Kötülüğün Sıradanlaşması

REKABETE SÜRÜKLENMİŞ BİREY