RiYAKARLIK
RiYAKARLIK
Riyakarlık
nedir ? Kişinin sahip olmadığı duygu, düşünce, erdem, değer veya özellikleri,
sanki sahipmiş gibi davranması veya sahip olduğunu iddia etmesidir..Aslında bu
terime uygun bir tanım yapmak için yasadığımız cografya uygun bir sözlük
durumundadır..Çünkü riyakarlığı bir görev haline getiren iktidar
yanaşmalarını,her kurumda görülen erk yanaşmalarını görmemek,farkına
varmamakta bir riyakarlık hatta ahlaksızlıktır..Neyse konumuza dönecek olursak ;Etik
içerisinde farklı durumlarda farklı bir konuma sahip olsa da, genel olarak
ikiyüzlülük kötü bir fiil olarak değerlendirilir. Çoğu din ve ahlâki öğreti de
ikiyüzlülüğü kınar.En azından söylem olarak dinlerde va ahlak kuramlarında
kınama vardır.
T.D.K.
sözlüğünde "iki yüzlü olma durumu", yani "özü sözü bir olmama
durumu" olarak, çeşitli sözlüklerde ise "dürüst olmama",
"bildiğinden, inandığından ve olduğundan başka türlü görünme veya
göstermeye çalışma", "aldatmaya çalışma" olarak tanımlanır.
17 YY.da
yaşayan İngilizce'nin en büyük yazarı ve dünyanın seçkin drama yazarı kabul
edilen İngiliz şair, oyun yazarı ve oyuncu William Shakespeare`in
dizeleri ;
« Nezaket
nasıl da saklıyor günahı,
İkiyüzlülük
herşeye hakim olunca,
Herşey
sadece şeklen iyi görünüyor!”
günümüz Türkiyesinin
siyasal,sosyal,sanatsal yasamını nitelendiren,tarif eden güçlü dizeler degil midir ?içimizdeki sesi biraz
yükseltirsek bu dizelerin nasılda niteleme yaptığını duyar oldum sizden..İnsanların
ikiyüzlü olması sizi hala şaşırtabiliyorsa iyi bir insansınız demektir diyor
ademoğullarından biri..Bu kabullenilmiş riyakarlıkla yaşamayı o kadar
kanıksamış olmusuz ki sessizliğimizi isyanmış gibi gösterme psikolojisiyle
rahatlamaya çalışıyoruz.. Oysa Sokakta sessiz ;klavyede
namuslu,dürüst,ahlaklı görülen insanların riyakarlıkları ,Rol yeteneği kötü
olan bir aktörün duyguyu vermemesine benziyor..
Psikoloji
kuramlarının yalan üzerine birleştiği hatta bir ilke haline gelen anlayışı ikiyüzlülüğe
uygulayabiliriz.. Sürekli yalan soyleme alışkanlığına sahip bir insan zaman
zaman kurduğu yalana kendiside inanmaya baslar..İkiyüzlülükte böyle bir hal
almış durumda ..Kanıksanmış ikiyüzlülük beraberinde insanda hangi yüzün
kendisine ait olduğu ikilemini getirmektedir..Bu insanlar hayatımızın her alanında
öyle bir yer aldılar ki bu iğreti durum yeni nesile kültürel gen olarak aktarım
yapılmaya calışılıyor.
Kapitalizmin pratik
yaşamı dayatması ve bunu en iyi becerenin en başarılı gösterilmesi riyakarlığı
ödüllendiren bir yasam tarzı olmuştur.Kuskusuz riyakarlığı besleyen temel
anlayıs pragmatik bakış açısı olmuştur.Pragmatik
bakış pragmatik ahlakı yaratır.En ahlaklının kendisi olduğuna yönelik bir kişilik
körlüğü oluşur. Bu körlük; çıkarcılık, kapalılık ve bilgisizlik üzerine
temellenir. Güce bağlılık ve güce bağlılıktan doğan korku da harcını döker..
Eğitimden başlıyor riyakârlık. Çocuklar eğitimden,eğitim
sisteminden riyakâr olmayı öğreniyor bu memlekette. Kendi doğrularını söyleme,
kendini ortaya atma, düşündüğünü belli etme, güçlüden yana, güçlünün
yalanlarından yana ol... Kusaktan kuşağa aktarılan riyakârlık bu.
Riyakarlığı kurnazlığa bağlamak popüler kültürün kıskacında
olan dizi ve sinema senaryolarında gişe rekorlarıyla anlatılıyor..Başkasından
aşağı kalmama, işini bilme köşeyi dönme, yolunu bulma, nerde nasıl konuşacağını
bilme, ezilmeme, tufaya gelmeme refleksi...
Bir ülke için en büyük düşüşü ahlaki çöküşte aramak lazım. Ahlaki
çöküş her alanda varlığını hissettiriyor..Vicdan, merhamet, hakkaniyet; ayarlarıyla
oynanmış bir adalet terazisinin yarattığı güvensizlik,korku riyakar yasamı
kısmen zorlamakta sevgili halkımı… En sert dini kurallara bağlanan riyakârlık, tartışma
programlarında millete palazlanıyor.Öyleki birileri çıkıp çalmanın ayetlerde
geçtiğini ve normal olduğunu söyleyecek cüreti gösterebiliyor memleketimde..
Hergün haberlerde kamu spotu olarak çocuk haklarından
bahsedip çocukları öldürme öldüreni saklama ikiyüzlülüğünü görüyoruz..
Sporda şiddete hayır diyoruz ahlaklı taraftar diyoruz
insanın yasam hakkını savunan carşıya,Berkin Elvanın öldürülmesini protesto
eden carşıya darbe davası açıyoruz..Çeteci,mafya taraftar gruplarını destekliyoruz…
Madende ya da diğer iş facialarında yaşanan ölümleri
memleketin kanını emen, insanı düşünmeyen sistemlerin ucuz maliyet için yol açtıkları
katliamlari çabuk unutuyoruz..
Birgün bütün sorunlar çözülecek,iktidarlar değişecek
belkide değişmez dediğimiz hersey değişebilecek..ama genleriyle oynanmis
kişilik yansıması olan riyakârlıgi uzun sure atmak zor olacak..İçine islenmis
bir kapitalis,t bir gerici ahlak anlayışı bu,bu aslında bir suc değil doğal bir
durummuş gibi algılanmış zavallılık durumudur.
Sanatından,medyasına,siyasetinden,spor dunyasına sinmiş,kabullenilmiş
bir seref noksanlığı durumu..Yilmaz Güney,Tarık Akan,Hulusi Kentmen,Adile Nasit
ve adını saymadığım o eski Yeşilçam sinemasındaki aktörlerin onurlu
karekterleri,Metin Oktayların,Lefterlerin v.d o yeşil sahadaki ahlaklı spor
anlayışları,Mahirlerin,Denizlerin ve o diğer yüce devrimcilerin politik
yasantılarını,kalemleri kırılma tehditlerine rağmen kalemlerini satmayan
gazetecileri hep okuduk, yasadık; böyle onurlu örnekleri bir toplumsal gene
dönüştürmek yerine değerleriyle beraber gömdük, maalesef ..evet riyakârlıktaki
en hızlı yuz metreyi bu toplum sonradan koşmayı bir görev saydı…
Bütün bunları kabullensek bile sol ahlaktada görülen bu
riyakârlık aslında daha cok yaralıyor insani…Birinin ölümüyle ağıtlar dökülürken
ötekinin ölümünün ardından sessiz
kalanlar. biri için ağlayıp, ötekini yerin dibine sokanlar, Suriyede alevi kanı
oluk oluk akarken sessiz kalıp başka coğrafyadaki katliamları her yerde ifade
eden sol aydınlar!, bahane bulanlar,hakaret edenler…en kötüsüde
mezhebine,milletine,dinine göre ölumlerin sınıflandırılması, ölü sayıcılar: Türkiye’de
onlar,birler, Mısırda binler, Irakta on binler, Suriyede yüz binler...
28/12/2014
Yorumlar
Yorum Gönder
Burdan Yorum Yapabilirsiniz