MARKS'IN İŞÇİ SINIFINA BAKIŞ AÇISI
K.Marks insanlığın geleceğini kurtaracak yegane sınıfın işçi sınıfı(proleterya) olduğunu söylüyordu.Üstelik bunun bilimsel temellendirmesini de yapmıştı.Fakat aynı Marks ‘ın sınıf üyeleriyle ilişkilerinin pek olduğu söylenemezdi.Ayrıca Genç Marks Weitling gibi sendikacı işçilerlede anlaşamıyordu.Ama sınıfın tarihsel önemi ve rolü konusunda tereddütü yoktu.Marks bu işin bilimsel yönünü düşündü ve bilimsel yönünü ortaya koydu.Marks ve Engels sosyalizmi bilimsel ve ütopik olarak ikiye ayırdığıda söylenebilir.Örneğin ütopik olarak nitelendirilen sosyalistlerin işçi sınıfının uğradığı sömürüyü adaletsizlik ve hukuksuzluk olarak görmelerinden dolayı düzeltilmesini talep etmeleri Marks’a göre bilimsellikten çok ‘’ahlaki’’ bir bakış açısıydı.Ahlak ise zaten bir üst yapı kurumuydu.Bu sorunu yani adaletsizliği yasalarla çözmek yerine asıl sorun edilmesi gerekenin sınıfın kurtuluşunun bilimsel temellendirmesini yapabilmekti.
Marks işçi sınıfına yönelik
‘’acıma duygusu üzerinden sömürülüyorlar’’ bakış açısını reddediyordu.Tabiki
sömürüldükleri konusunda tereddütü yoktu.Fakat Marks işçi sınıfına tarihsel bir
rol vermişti.Evet işçi sınıfı sömürülüyordu ama yine işçilerin kendisi geleceği
kurma potansiyeline sahipti.Marks işçilerin kendi geleceklerini kurma yolunu bilimsel
olarak ortaya koymuştu.Üst yapı kurumu olan ahlakında bu savaşın kazanılmasında
ancak katkının olabileceğini düşünüyordu.
Marks’a göre artı değer işçilerin sömürülmelerinin aracıydı. Kapitalizmin
temel ekonomik yasası, artı-değer yasasıydı. Kapitalizmi karakterize ederek
Marx, şöyle yazdı: “Artı-değer üretimi ya da kazanç elde etme, bu üretim
tarzının mutlak yasasıdır.”* Bu yasa, kapitalist üretimin özünü belirler.
Ücretli işçinin ödenmeyen emeğinin yarattığı artı-değer, tüm burjuva sınıfının
emekle elde edilmeyen gelirinin genel kaynağıdır. *Karl Marx, Kapital, 1.cilt
Artı değer mekanizmasının ortadan kaldırılması, aynı zamanda
özel mülkiyet üzerinde yükselen sistemin de ilga (bir şeyin varlığını ortadan
kaldırma) edilmesini içeriyordu. Bu insan ilişkileri, bunda temellenen
sınıflaşma, üretici güçlerin özgür gelişmesini de tıkıyordu. Dolayısıyla işçi
sınıfı bu engelleri kaldıracak, kaldırırken kendini de zaman içinde ilga
edecekti.Böylelikle sınıfsız bir toplum ortaya çıkacaktı.Marks kısaca işçi sınıfının
yanında durmanın gerekliğini ortaya koyarken sebep olarak ta işçilerin sömürülen,zavallı olmaları değil tersine güçlü oldukları ve
geleceği kurma anlamında temel dinamik oldukları içindi.
Marx’ın ölümü 1883; kapitalizmin oldukça uzun tarihiyle karşılaştıracaksak oldukça erken oldu.Bir gerçek var ki Marks’ın bilimsel sosyalizm temellendirmesi bir yanılgı değildi.Hatta sanayinin yaygınlaştığı tarihlerde toplu çalışma koşullarının getirdiği kollektivizm beraberinde umut getiriyordu.Fakat işçi sınıfı tarihin öznesi olması falsefeyle buluşması ve bilgisini zenginleştirmesi ile mümkündü.
İşçi sınıfı bilgisini zenginleştirmesi,düşünsel yaratıcılığını
geliştirmesi gerekirken; taleplerini sadece düzenlemelerle(yasalar üzerinden)
dinlendirmemeside gerekiyordu.Böyle olmayınca sermaye egemen olma konumunu
korumayı başardı.İşçi sınıfının örgütlenme yeri olan sendikalar bunu önemesemeyince,sendikal
mücadelenin ekseninin küçük talepler üzerinden kurunca bu durum günümüzde aynı
şekilde devam etmekte.Oysa sendikalar işçileri,emekçileri örgütlerken aynı
zamanda bilgi aktarımını yapması ve sınıfsal talepler konusunda eğitim sürecini
gerçekleştirmesi gerekiyor.
(NOT:diğer yazılarıda incelmeniz ve eleştirmeniz dileğiyle....)
Yorumlar
Yorum Gönder
Burdan Yorum Yapabilirsiniz